Sendikalaşan konut işçileriyle söyleşi…

YDİ ÇAĞRI: Kendini tanıtırmısın?

Ramazan: İsmim Ramazan Turan. Mardin Nusaybin doğumluyum. Buraya çalışmaya geldim. Beş tane çocuğum var. Buraya geldikten sonra onları da getirdim. Sendikalı olmak istedim. Öyle bir hakkım olduğunu duydum.

YDİ ÇAĞRI: Nereden duydun?

Ramazan: Arkadaşlarımdan duydum. Bu hakkım olduğunu duyduktan sonra çok sıkı takip ettim. Peşini bırakmadım.

YDİ ÇAĞRI: Neden böyle bir şeye ihtiyaç duydun?

Ramazan: Çünkü biliyorsun memleket günden güne kötüye gidiyor. Özelleştirmeler var. Büyük patronlar bu ücrete çalış ya da terk et diyorlar. İnsanlar örgütlendiği zaman, sendikalı oldukları zaman haklarını alabiliyorlar. İşe başladığımda asgari ücret alıyordum. Şu anda 560 lira alıyorum. Burada toplam 7 blok var. Buraya iki arkadaş bakıyoruz. Bir arkadaş buranın muhasebe işlerine bakıyor. Sendikalı olan üç kişiyiz. Buranın çöpü olsun, havuzu olsun, bahçesinin gübrelenmesi olsun vs. yani buranın genel işleri bizden sorulur. Mesela elektrikler kesiliyor, eğer yapabilirsek yapıyoruz, yapamazsak elektrikçi çağırıyoruz. Toplam altı dönüm arazisi var. Tüm işleri biz yapıyoruz.

YDİ ÇAĞRI: Günde kaç saat çalışıyorsunuz?

Ramazan: Sendikalı olduktan sonra sabah saat 8 ile akşam 17’ye kadar çalışıyoruz. Fakat diyelim acil bir durum oldu, mesela biri asansörde kaldı, ya da su patladı, ister saat gece oniki olsun, isterse bir olsun yardıma koşuyoruz.

YDİ ÇAĞRI: Nerede kalıyorsun?

Ramazan: Evim burada, sitenin kendi dairesi olduğu için kira vermiyorum.

YDİ ÇAĞRI: Yani bu anlamda günün 24 saati işe hazır bulunuyorsun?

Ramazan: Evet öyle.

YDİ ÇAĞRI: Buradaki insanlar size nasıl yaklaşıyorlar, nasıl davranıyorlar?

Ramazan: Bazıları sendikalı olmamıza pek hoş bakmıyorlar. Bilmiyorum neden. Kendileri de genellikle sendikalıdır. Fakat bizim sendikalı olmamızı istemiyorlar.

YDİ ÇAĞRI: Şimdi sendikalı oldun. Sendika ne yapıyor sence?

Ramazan: Şu anda bizi arayıp soruyorlar. Bir sıkıntınız olursa, yasalar ne diyorsa size yardımcı olalım diyorlar. Mesela diyelim işten çıkarma vs. olduğunda geliriz, işverenle konuşuruz, halederiz diyorlar. Fakat şu an bu konuda bir sıkıntımız olmadı.

YDİ ÇAĞRI: Peki sendikalı olmadan önceki iş koşulları ile karşılaştırdığında durumunuzda bir değişme oldu mu?

Ramazan: Ekonomik olarak belli katkıları oldu. Mesela izin döneminde eskiden sorun yaratıyorlardı. Ya da iş saatlerinde saat 7’de de çalışmaya başlasan adam neredesin diyordu. Ama şimdi diyemiyorlar. Biz de diyoruz ki, bizim belli bir iş zamanımız var. Tabii ki acil bir iş olduğunda gidip yaparız. Acil olmayınca kalsın diyoruz. Yani adam bize zorla yaptıramıyor. Sendika geldiğinden beri kendimizi daha güvende hisediyoruz.

YDİ ÇAĞRI: Şu anda patronunuz kim?

Ramazan: Her sene burada seçim olur ve site başkanı seçilir. Şu anda site başkanı Uğur Yavuz. Yönetim Kurulu üç kişiden oluşuyor. Tabi bunları denetleyen insanlar da var.

YDİ ÇAĞRI: Onların size karşı sendikalaşma konusunda bir baskısı oldu mu?

Ramazan: Bazıları karşı çıktı. Sonra görüşüldü vs. sonunda razı oldular.

YDİ ÇAĞRI: Çocukların ne yapıyor?

Ramazan: En kücüğü hariç hepsi okuyorlar. Amacım hepsini okutmak. Zaten tek amacım, burada çalışmamın nedeni, bu çocukları bir türlü okutmak.

YDİ ÇAĞRI: Türkçe okuyorlar. Sen onların Kürtçe de okumasını istiyor musun?

Ramazan: Evet. Eğer öyle bir imkan olursa okutmak isterim. Biz zaten çocukların annesi Türkçe bilmediği için evde hep Kürtçe konuşuyoruz. Onun için bizim çocuklar hem Türkçe, hem de Kürtçe biliyorlar, konuşuyorlar.
 
YDİ ÇAĞRI: Sen de kendini kısaca tanıtırmısın?

Berna: Adım Berna. Burada muhasebe işlerine bakıyorum. Tahsilat yapıyorum. Dersim’liyim. Arkadaşlarla birlikte sendikalı olmaya karar verdik. Ben arkadaşın anlatmadığı yerleri anlatayım isterseniz. Ben arkadaşlardan çok sonra girdim işe, üç yıldır çalışıyorum. Araştırma yaptık. Bize ilk önce üç kişi ile sendikalı olamayacağımızı söylediler. Araştırırken, Genel-İş’e konut işçileri olarak müracaat edebileceğimizi öğrendik. Sendika temsilcileriyle, yöneticileriyle, yani yetkili insanlarla görüştük. Müracaat ettik. Sendikalı olduk. Fakat bizim için sadece sendikalı olmak pek bir şey değiştirmiyordu. Bunun için TİS’e başvurduk. Belli bir süre geçti. TİS’de kendi taleplerimizi dile getirdik. Yönetim geldi, sendika temsilcileri geldi ve Toplu İş Sözleşmesine oturduk. Yani istense de istenmese de biz bir şekilde sendikalı olduk. TİS imzaladık. TİS’li sendikalı olmamız çok iyi oldu. Bizim için belli bir örgüte bağlı olmak çok iyi bir avantaj. Şu anda üçümüz de birbirimize danışmadan bir şey yapmıyoruz. Birbirimize bağlıyız. Her konuda birlikte karar alıyoruz. Sendika bir anlamda bizim yaşam tarzımızı ve yaşam seviyemizi değiştirdi. Daha bilinçli bakıyoruz. Şu anda Esekent’teki işçi arkadaşlara da yardımcı oluyoruz. Yeri geldiğinde onlarla oturup sohbet ediyoruz. Sendikayı anlatıyoruz, iş kanununu anlatıyoruz. Sadece kendimizin değil diğer insanlarında örgütlenmesini istiyoruz. Çünkü gerçekten Esenkent’te çalışan bir sürü kapıcı arkadaşımız var. Bunlar çok zor koşullarda çalışıyorlar. Bunlara haklarını anlatıyoruz ve biz anlattıkça onlar da örgütlenme yoluna gidiyorlar.

Ben sendikaya biraz farklı bakıyorum. Benim gerçekten çok uğraşmak istediğim bir alan. İnsanların yanında olmak, insanları örgütlemek benim için çok önemli. İnsanlar hakları konusunda çok bilinçsizler, biz de anlatmaya çalışıyoruz. Mesela çıkış tazminatımızı aldığımız zaman 40 gün üzerinden alacağız. Normalde 30 gün üzerinden hesaplanıyor. Ya da izinlere çıktığımızda bir ile beş yıl arası 15 gün ise, biz yirmi gün izin kullanıyoruz. Ya da hastalık, ölüm vs. durumlarında da bize faydası oluyor. Ben ileriki süreçte sendikada çalışıp bu alanda uzmanlaşmak istiyorum. İnsanlara bu alanda yardımcı olmak istiyorum.

Şunun da altını çizmek istiyorum. Bu sitede oturanlar arasında Eğitim-Sen’de sendikalı olup ta bizim sendikalı olmamıza tepki gösteren öğretmenler oldu. Bizim sendikalı olmamızı bir türlü sindiremediler.

YDİ ÇAĞRI: Eğitim-Sen ile ilişki ne?

Berna: Buradakilerin çoğu öğretmen ve bunlar Eğitim-Sen’de örgütlüdür. Bunlarla sıkıntı yaşıyoruz.

YDİ ÇAĞRI: Peki bunların gerekçesi ne?

Berna: Siz burada iyi koşullarda çalışıyordunuz, biz size hiçbir şekilde sıkıntı vermiyorduk, sizi kendimizden ayırmıyorduk, ama siz neden kalkıp sendikalı oldunuz, diyerek bunu problem yapıyorlar. Biz de onlara şunu söylüyoruz; biz size karşı örgütlenmedik, bu sisteme karşı örgütlendik. Çünkü bu sistemde örgütlü olmak gerekiyor. Biz de bunun mücadelesini veriyoruz. Buradaki insanlara karşı değil, örgütlenmemiz gerektiği için örgütlendik. Biz Esenkent genelinde sadece üç insan olarak değil, çoğunluk olarak örgütlenmek istedik. Bunu bir türlü anlatamadık. Fakat sonuçta birlikte hareket ettiğimiz için, birlik olduğumuz için, bunun üstesinden rahatlıkla gelebiliyoruz. Sıkıntı yaşadığımızda ise sendikaya müracaat ediyoruz.

YDİ ÇAĞRI: Sendikaya rahat gidip gelebiliyor musunuz?

Berna: Sendikaya genellikle biz gitmiyoruz. Sendika başkanımız geliyor. Yanında sekreter ile birlikte. Görüşmek istediğimiz zaman telefon açıyoruz. Onlar gelip burada bizimle görüşüyorlar. Takıldığımız yerlerde danışıyoruz. Kitaba ihtiyacımız olduğu zaman getiriyorlar. Zaten temsilci arkadaşımız haftada bir gidip sendika ile görüşüyor. Ondan sonra gelip bize anlatıyor. Biz de diğer arkadaşlara anlatıyoruz. Bu şekilde iletişim kuruyoruz.

YDİ ÇAĞRI: Kadın işçi olarak söylemek istediğin bir şey var mı?

Berna: Kadın olarak tabii ki şunu söyleyebiliriz: biz kadınlar Türkiye çapında şu ya da bu şekilde sorun yaşıyoruz, eziliyoruz. Kadın olduğumuz için bu toplumda her zaman eziliyoruz. Bu nedenle kadınların daha çok örgütlenmeleri gerektiğini düşünüyorum. Kadınlar artık evlerde kalmamalı, daha çok alanlara dökülmeli, sendikalaşmalı. Çünkü biz kadınlar artık her alandayız. Örneğin, konfeksiyonlarda, tekstil alanında, boya fabrikalarında, bürolardayız. Sadece çalışmak adına değil, başka şeyler de yapabilmek için çalışmalı. Kadınlar erkeklerin kölesi değil. Bu sistemde kendilerini ezdirmemelidirler diye düşünüyorum.

YDİ ÇAĞRI: Bu kadar küçük bir işyerinde grev hakkınız da var mı?

Berna: Grev hakkımız var. Biz burada üç kişiyiz. Fakat üç kişinin yaptığı iş çok fazla. Bir gün kapıcı arkadaşlarımız çöpü almasalar ya da ejanjörlere (ısı dağıtım aleti) bakmasalar çok kötü olur. Örneğin bir gün ejanjörlere bakmasalar milyarlarca paranın yok olması anlamına geliyor, çünkü ejanjör çok pahalı bir şey. Ya da bir su patlasa ve bu onarılmasa, bu onlar için çok dezavantajlı bir durum olur. Ben de burada para topluyorum örneğin. Ben bunu yapmasam ne kadar iş yapabilecekler. Biz üç kişiyiz ama siteyi tamamen çeviren biziz. Yönetenlerimiz sadece talimat vermek için buradalar.

Published in: on Aralık 18, 2005 at 12:06 am  Yorum Yapın